Kanser hastalığı tanısı almak ve tedavisi uzun ve zahmetli bir süreçtir. Bu süreçte hastaları ve hasta yakınlarını psikolojik açıdan neler beklediği hakkında bilgi sahibi olmanın, sürecin üstesinden gelmekte faydası olabilir.
Kanser tanısı alan kişilerle yapılan çalışmalarda , kanser tanısı konulmasıyla birlikte kişilerin verdiği psikolojik tepkiler şok, inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme aşamaları olarak belirlenmiştir. Bu aşamaları bilmek kanser hastalarının tepkilerini anlamamız ve de destek olmamız açısından faydalı olabilir.
Şok: Kanser teşhis edildiğinde genellikle ilk hissedilen duygu, büyük bir şok yaşamaktır. Kişi olanlara inanmak istemez, duygularını ifade etmekte sorun yaşayabilir. Defalarca aynı soruları sorup aynı şeyleri anlatabilir ya da aynı bilgileri öğrenmek isteyebilir. Bu tepkiler yaşanılan bu ani olaya karşı doğal tepkilerdir. Eğer kanser tanısı konulan kişi daha tanı kesinleşmeden aşırı evhamlı oluyorsa, hastalık belirtilerini aşırı şekilde geliştiriyorsa, kanser olasılığını tamamen inkar ediyorsa ve tanı-tedavi ile ilgili girişimlerini geciktiriyorsa psikolojik açıdan bir sorun yaşanıyor olabilir.
İnkar: İlk tanı konulduktan sonra kişi doktora gitmek istemez ya da tanıyı yalanlamak için farklı doktorlara başvurabilir. Hastalığın doğru olmadığını düşünebilir . durumu yok sayma çabasında olabilir. Durumu inkar etmek aslında tanı aşamasındaki sıkıntı ve paniğin bir süre ertelenmesini sağlar. Bazen de böyle zor bir dönemde uyum için zaman kazandırır. Bu safhada kişi konuşmak istemez, durgunlaşır, aşırı gergin olur.
Öfke: Tanının ortaya çıkmasıyla birlikte hastada kızgınlık, öfke ortaya çıkabilir. Ve hastanın öfkesi ailesi, en yakınları , en sevdikleri dahil herkese yönelebilir. Durumu kendi yetersizliklerinin bir sonucu gibi görerek suçluluk hissi yaşanabilir. Neden kendisinin başına geldiğini düşünerek öfke yaşanabilir. “Neden başkaları sağlığına dikkat etmezken ya da iyi biriyken neden benim başıma geldi” diye düşünür. Hastanın kızgınlığı, öfkesi doğal bir tepki. Hastanın tepkileri anlaşılmaya çalışılmalı. Öfke bastırılmamalı. Bastırılırsa strese bağlı psikiyatrik hastalıklar ortaya çıkar.
Pazarlık: Tanının kesinleşip tedavinin başlamasıyla birlikte hasta gelecekle ilgili planlar yapmaya başlar. Bazen de tedavi sonucuyla ilgili daha gerçekci değerlendirme yapmaya başlayabilir. Pazarlık dönemi hastalığın sonucunu bir erteleme çabası olabilir.
Depresyon : Hastalar sağlıklarını, kaybettikleri uzuvlarını yitirmenin yasını tutarlar. Ya da geçmişte kaybettikleri, yapamadıkları şeyler için üzülürler. Eğer hastalık olumsuz seyrediyorsa kanser hastası gelecek için de yas tutabilir.
Kabullenme: Hasta, kanser tedavi süreci ve sonuçlarını kabullenip tedaviye tam bir uyum içinde olur. Eğer tedavi olumsuz seyrediyorsa hasta bu olumsuz sonuçları da kabullenici olur.
Hasta Yakını Ne Hisseder? Nasıl Davranmalı?
Hasta yakınları açısından ise hem hastanın bakımını üstlenmek hem de hastaya psikolojik destek olmak gibi sorumluluklar nedeniyle hasta yakınları da zorlu bir süreç içinde olurlar.
Hasta Yakını Olarak Ne Yapabilirsiniz?
- Hastanızla iyi bir iletişim kurmaya çalışın. Hasta yakınları hastanın hiç üzülmemesini, hatta sanki kanser yokmuş gibi davranmasını isteyebilir. Oysa hastanın duygularını bastırmasını istemek yerine onun sorunlarını, ihtiyaçlarını, duygularını anlamaya çalışmak daha doğrusudur. Karşılıklı olarak hastanızla duygularınızı paylaşmaya çalışın. Bu süreç zor olmakla birlikte hastanızın kendini daha iyi hissetmesini sağlar, anlaşıldığını düşünür, hatta hastanın tedaviye uyumunu da artırabilir. Ancak kendini konuşmaya hazır hissetmeyen birini konuşması için zorlamamak gerek . Bazen hastanız sadece elinizi tutup konuşmadan durmak ister. Bazen de hasta değilmiş gibi davranılmasını ister.
- Ne istediğini hastaya sorun. Hasta yerine kendiniz karar vermeyin. Böylece sizde hastanız yerine karar alma sorumluluğu ve yükünü tek abşınıza yüklenmemiş olursunuz.
- İş bölümü yapın. İşleri diğer aile üyeleriyle paylaşın. Daha verimli olursunuz ve tükenmişlik yaşamazsınız.
- Kendinize vakit ayırın. Hastanızın yanından hiç ayrılmayıp sürekli onunla ilgilenirseniz bir sure sonra yıpranmaya ,tükenmeye başlarsınız. Hatta istemediğiniz halde daha tahammülsüz olabilirsiniz; bu durum da hastanızı olumsuz etkiler . Gün içinde mutlaka dinlenmek, sevdiğiniz şeyleri yapmak için kendinize özel bir vakit ayırın.
- Karşılaştırma yapmayın, öğüt vermeyin. Her hastanın durumu farklıdır. Başka hastaların durumlarını anlatmak, karşılaştırma yapmak bazen hastanın güçsüz, yetersiz, suçlu hissetmesine yol açabilir. Bazen de hastaya “ Aman üzülme, sakın ağlama” gibi duygusal olarak nasıl davranması gerektiğini öğütlemek hastayı zorlayabilir. Üzüntüsünü bastırmaya çalıştıkça daha da mutsuz olabilir ve zorlanır. Aslında hastanın duygularını açık açık ifade etmesi ruh sağlığı açısından daha iyidir.
- Hastanıza karşı sürekli hastaymış gibi davranmayın. Yorulmasın, zorlanmasın diye kanser tanılı kişinin tüm yaptığı işleri elinden alırsak, aşırı koruyucu/kollayıcı olursak hastada yetersizlik hissi ortaya çıkar ve hatta hastalığa karşı da kendini daha güçsüz, baş edemeyecek gibi hissedebilir. Bunun yerine hastanın yapabildiği, becerebildiği durumları daha ön plana çıkarmak, kendi kendine işlerini yapabilmesi için desteklemek hem özgüvenini hem de hastalığa karşı direnme gücünü artıracaktır.
Kanser tanısı almış kişilerde kaygı ve depresyon belirtileri varsa, uyum sürecinde özellikle inkar ve öfke çok yoğunsa, tanı ve tedavi sürecine uyumda zorlanılıyorsa, aile içi çatışmalar ortaya çıkıyorsa mutlaka psikolojik destek almak gerekir.